Anadolu Üniversitesi Sualtı Kulübü
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

DALIŞIN TARİHİ VE KRONOLOJİSİ

Aşağa gitmek

DALIŞIN TARİHİ VE KRONOLOJİSİ Empty DALIŞIN TARİHİ VE KRONOLOJİSİ

Mesaj tarafından ygt_srn Perş. Ara. 03, 2009 6:35 am

MÖ 500 yılında Silyon'lu Siliyos ve Siyena'nın Pers gemilerine yaptıklarının çok öncesinde başlayan insanın sualtı ile ilgili rüyası 2000 yıl kadar rüya olarak kalmaya devam edecekti. Bugün sahip olduğumuz teknolojiye ulaşmak ise 500 yıllık dur durak bilmez bir gelişme ve diğer pozitif bilimlerin ilerlemesiyle edinilmiştir. Suyun altında geçirdiğimiz o keyifli dakikalar için pek çok insan hayatından olmuş, binlerce işçi çalışmış, bilim adamları durmadan "neden?" ve "nasıl?" sorularıyla uykusuz kalmışlardır. Ancak suya geri dönüş isteğimizde evrimin yavaş adımlarına sabır gösteremeyen zekamız, bizi büyülü mavinin içindeki yerimize ulaştırmıştır. Belki de bu sabırsızlık, evrimin hızına hız katacak ve sudan dünyamıza ulaşabilmemiz için teknolojik ilerlememizi kamçılayacaktır.

1530 İlk dalış çanı keşfedildi ve dalış teknolojisi en az 150 yıl sürecek bir durgunluğa girdi. Buna istisna İngiliz fizikçi Robert Boyle'un aslında sualtıyla ilgili olmamakla birlikte gazlar hakkında yaptığı çalışmalardı. Neden sonra sualtında basınçlı hava soluyanlar için Robert Boyle önemli bir isim olacaktı.

1650 Von Guerieke isimli bir mucitin ilk hava pompasını icat edişi bir ara bilgi olarak kronolojide yer almalıdır, çünkü Robert Boyle bu aleti kullanarak deneyler yapacak ve basınç altındaki hayvan davranışlarını inceleyecektir.

1667 İngiliz fizikçi Robert Boyle, dekompresyon hastalığı ile ilgili ilk kayıt olarak bilinen ünlü notunu yazar; "...yılanı bir fanus içine koydum ve fanusun içindeki basıncı arttırdım. Bir süre sonra fanusun içine sıkıştırdığım havayı saldığımda hayvanın aşırı derecede huzursuz olduğunu ve yılanın bir gözünün içindeki sıvımsı kısımda bir hava kabarcığının gözün içinde bir taraftan diğer tarafa hareket ettiğini gözlemledim..."

1690 Kendi adıyla anılan kuyruklu yıldızın kaşifi olan Edmund Halley, dalış çanını geliştirerek çana hava ikmali sağlayan bir sistem ekledi ve insanlı dalışların başlamasını sağladı. Halley, 1689 yılında buhar makinesini bulan İngiliz mucit Denis Papin'in çanını içine devamlı olarak hava basılma fikrinden ilham almıştı.
1715 İngiliz mucit John Lethbridge "Dalış Makinesi" adını verdiği bir tasarımla 20metre derinlikte 30 dakika kalınabileceğini iddia etmiştir. Bu silindir şekilli makine yüzeye bağlı ve dalgıcın sadece kolları dışarıda kalacak şekildeydi. Her ne kadar uzun yıllar kullanıldığı söylense de teknik olarak bu pek mümkün görünmemektedir.

1776 Yüzeyin hemen altında hareket edebilen ve binilen ilk insanlı deniz altı olan "Tirtle", New York limanında demirli olan HMS Eagle gemisine saldırdı.

1788 Amerikalı bir teknisyen olan John Smeaton, Edmand Halley'in dalış çanında oldukça önemli bir değişiklik yaparak içine taze hava ekleyen ve fazla havayı tahliye eden bir sistem ekledi. Bu yola çanın daha efektif kullanılması sağlandı ve hemen bütün büyük limanlarda bir tane bulunmaya başlandı.

1823 İngiliz mucit, Charles Anthony Deane'nin itfaiye erlerinin yangın alanlarına rahat girebilmeleri için icat ettiği "Duman Başlığı", sualtında da kullanılmaya başlandı. Dalgıcın başına oturan başlık ağırlıklarla sabitleniyor ve içine yüzeyden hava basılıyordu. Charles ve kardeşi Jhon Deane, 1828 yılında bu başlığa bir de elbise ekleyerek "dalış giysisi" adıyla pazarlamaya başladılar. Bu küçük çaplı dalış çanında dalgıcın eğilmesi mümkün olmasa da uzun yıllar başarıyla kullanıldı.

1825 Bu yıl içinde William James isimli bir İngiliz'in dalgıcın üzerinde taşıdığı 25-30 bar basınçlı bir tüpten aldığı hava ile solunum yapılan bir SCUBA sistemi geliştirdiği yazılmış olmasına karşın, bu ünitenin gerçekten de kullanılıp kullanılmadığı bilinmemektedir.

1837 Alman mucidi Augustus Siebe, Dean'lerin dalış başlığını su geçirmeyen kauçuk bir elbiseye bağlamayı başardı. Elbisenin de içinde hava vardı. Yüzeye bağlı bu dalış ünitesi, ilk standart dalış elbisesi haline geldi ve bu gün kullanılan bazı sistemlerin de prototipini oluşturdu. Belki de bu yüzden Siebe, dalış teknolojisinin babası olarak kabul edilir.

1839 Siebe'nin geliştirilmiş dalış elbisesinin kullanılmasıyla 1783 yılında batan HMS Royal George gemisi kurtarma çalışmaları başladı. 20 metre derinlikte yatan bu gemide yapılan dalış çalışmaları, 1843 yılına kadar sürdü. Bu çalışmalar sırasında dalgıçlar romatizma ve uyuşukluk şikayetleri rapor ettiler. Şüphesiz bunlar dekompresyon hastalığının ilk bilgileriydi. Yine kayıtlı ilk bilgilerden bir diğeri bu dalışlarda arkadaş sisteminin ilk uygulamalarıdır.

1843 HMS Royal George batığına yapılan çalışmalar sonucu elde edilen tecrübeler sonucunda İngiliz Kraliyet Donanması ilk "Dalış Okulu"nu hizmete soktu.

1865 Fransız maden mühendisi Benoit Rouquayrol ve deniz subayı Auguste Denayrouse, bir sualtı solunum cihazı geliştirerek patentini aldılar. Bu cihaz dalgıcın sırtında taşıdığı bir düşük basınç tankına (20-25bar) bağlı bir ikinci kademeden oluşuyordu. Bu ikinci kademe istek valfli kademelerin ilk örneği idi ve ortam basıncına bağlı olarak çalışan yarı geçirgen bir membrandan ibaretti. Sırtta taşınan tüpe yüzeyden taze hava basılıyordu. "Aerophor"adı verilen bu cihaz, modern SCUBA ekipmanı anlayışının ilk adımı kabul edilmektedir. Ancak bu yıllar içinde başka icatlar da ortay atılmış, hatta Ernest Bazin isimli mucit kendi icadıyla 90 metreye indiğini ifade etmiştir. Öte yandan Aerophor uzun süre Fransız deniz kuvvetleri tarafından kullanılmış ve ünlü yazar Jules Verne'in 1870 yılında yazdığı Denizler Altında 20 000 Fersah adlı kitabında yer almıştır.

1873 New York'ta inşa edilen Brooklyn Köprüsünde çalışan işçiler, köprü ayaklarının yapımında kullanılan Caisson odasından çıktıktan sonra önemli sağlık problemleri yaşıyorlar ve yürüyüşleri, ağrıları nedeni ile değişiyordu. Be nedenle "bends"(kırıtma) adı verilen ve hatta işçilerin şefi Washington Roebling'i ömür boyu sakat bırakan hastalık hakkında Dr. Andrew H. Smith ilk resmi raporunu yayınladı. Ancak Smith'in raporunda bu hastalığın gerçek nedeni olan nitrojenden hiç bahsedilmemişti.

1876 İngiliz denizcisi olan Henry A. Fleuss ilk bağımsız dalış ünitesini geliştirdi. Bu ünite, ilk bağımsız ünite olmanın yanında aynı zamanda ilk kapalı devre sistemi idi. Sırtta taşınan tankın içinde sıkıştırılmış hava değil, oksijen bulunuyordu. Fleuss'un sisteminde solunan oksijen yeniden tanka dönüyor ve kimyasal bir ajan tarafından karbondioksitten ayrıştırılıyordu. Saf oksijen solunmasının belli derinliklerden sonra zehirleyici olduğunun anlaşılması için kapalı devrenin özellikle 2. Dünya Savaşı'nda bolca kullanılması gerekecekti. Ancak sadece 7m derinlik limiti olabilecek bu aletle 1880 yılında ünlü İngiliz dalgıcı Alexander Lambert, su baskınına uğramış bir tünelin içine girerek baskına neden olan deliği kapatmayı başarmıştır. Ancak delik 18m derinlikte ve 300m içerideydi.

1878 Fransız bilim adamı Paul Bert, "La Pression Barometrique" isimli 1000 sayfalık kitabını yayınladı. Bu kitabında Bert, basınç değişiklikleri altında fizyolojik çalışmalarından bahsediyor ve dekompresyon hastalığının nedeni olarak nitrojen gazının kabarcık haline gelmesini gösteriyordu. Kitap, dalış sonrasında yüzeye çıkışın yavaş olmasının hastalığı önleyeceğini savunmaktadır. Bert, referansları arasında Boyle'un yılan deneyini de göstermektedir.

1908 1906 yılına gelindiğinde dekompresyon hastalığı nedeni ile o kadar çok iş kaybı oluşuyordu ki sonunda İngiliz Hükümeti, fizyologlarından dekompresyon hastalığının önlenebilmesi için çalışmalar yapmalarını istedi. Bu görevi üzerine alan Haldane, Boycott ve Damant isimli üç bilim adam, keçiler üzerinde yaptıkları deneyler neticesinde iki yıl sonra "Sıkıştırılmış Hava Hastalıklarından Korunma" başlıklı ünlü yayınlarını yaptılar. Bu çalışmaya bağlı olarak geliştirilen tablolar önce İngiliz Kraliyet Donanması daha sonra Amerikan Deniz Kuvvetleri tarafından uygulamaya konulmuştur.(1912)

1917 Amerikan İnşaat ve İmar Bürosu, Mark V dalış başlığını geliştirerek kullanıma sunar. Mark V'in dalış elbisesi ve satıh ikmaline bağlanması sonucu dalışlar o kadar başarılı bir hal almıştır ki; 1980 yılında Mark 12 geliştirilinceye kadar gerek Amerikan Deniz Kuvvetleri gerekse diğer pek çok kurum tarafından standart dalış malzemesi olarak kullanılmıştır. Mark serisinin son modelleri incelendiği zaman bu günkü tiplerin 1917 modeline göre çok az farklılık içerdiği görülür.

1918 Ohgushi isimli teknisyen kendi tasarladığı dalış giysisini tanıtır. Bu tasarıda gerekli hava, dalgıcın kuşağında bulunan bir aparat aracılığı ile sağlanmaktadır.

1920 B.Franklin Leavitt isimli teknisyen bazı batık gemi kurtarma operasyonları için bir deniz giysisi geliştirmiş olmasına karşın bu giysi asla efektif olarak kullanılamadı. Derin dalışlar için iki Helyum- Oksijen gaz karışımları Amerika Birleşik Devletlerinde denenmeye başlandı. 1924 yılında Amerikan Deniz Kuvvetleri ve Maden İşçileri Bürosu ilk Helyum - Oksijen karışımı dalışlarını denemeye başladı. Bu sırada Helyum oldukça pahalı bir gazdı ve Amerikan Hükümeti 2. Dünya Savaşı'na kadar Helyum üzerindeki tekeli kaldırmadı.

1930 1930'lar dalış alanında pek çok yeniliğe sahne olmuştur ve artık detaylar ele alınmaya başlanmıştır. 1930 yılında eski bir Amerikan havacısı olan Guy Gilpatrik, kauçuk kenarlı cam maske fikrini ortaya atmış, Fransız Louis de Coslieu 1933 yılında "Yüzme Pervanesi" adıyla ilk paletleri geliştirmiş ve 1940 yılında aynı paletler Owen Churchill tarafından geliştirilerek dünya çapında yaygınlaştırılmıştır. Modern maskeye, Yves Le Prieur ve Rus Alec Kramarenkco gibi kimselerin fikirlerinin sonunda bir araya gelmesiyle ulaşılabilmiştir.
1933 İlk sportif dalış kulübü Kaliforniya'da kuruldu. Bunu bir yıl sonra Paris'te kurulan amatör dalış kulübü Club Des Sous-1'Eea izledi. Fransız donanması kaptanlarından Yves Le Prieur, Rouquayrol ve Denayrouse'un 1865 yılında gerçekleştirdikleri dalış aparatının satıhla bağlantısını keserek dalgıcı tamamen bağımsız hale getirmek için özel bir istek valfini yüksek basınç tüpüne (100bar) bağlamayı başardı. Aparatta regülatör olmadığı için dalgıcın nefes alacağı zaman bir vanayı açıp kapatması gerekiyordu. Jacques Cousteau, bu aparatı denemiş ve sualtında çok kısa süre kalınabildiğini yazmıştı. 1935 yılında Fransız Donanması bu aparatı envanterine aldı. Daha sonra (1936) dünyanın ilk SCUBA kulübü olan "Club Of Divers And Underwater Life" Le Prieur tarafından kurulacaktı.

1938 Guy Gilpatric, amatör dalışla ilgili ilk kitabın yazarı ve yayıncısı oldu. "The Complete Goggler" isimli bu kitabın okuyucuları arasında Jacques Cousteau da bulunuyordu. Edger End ve Max Nohl isimli dalgıçlar Amerika'da Milwaukee Hastanesi'nde bulunan basınç odasında 30 metre derinlikte 27 saat kalarak ilk saturasyon dalışını yapmışlar ve 5 saatlik dekompresyon sonrasında Max Nohl'da dekompresyon hastalığı gelişmiştir.

1942-1943 Paris doğal gaz şirketi Air Liquide'de görevli mühendis Emile Gagnan ve Fransız Donanması subaylarından Jacques Yves Cousteau bir arabanın karbüratör parçasında tadilat yaparak dalgıç, sadece nefes aldığı zaman hava sağlayan bir aparat geliştirdiler. Bu tarihe kadar sürekli akışlı aparatlar kullanılıyordu ve bu aparatlarda açma kapatma valfi bulunuyordu (Yves Le Prieur'un geliştirdiği sistem). Nedeni bilinmemekle birlikte Rouquayrol ve Denayrouse'un istek valfli sistemi hiç gelişme göstermemiş ve hatta unutulmuştu. 1943 yılında yeni istek valfini bir 2. kademe ile tüplere bağlayan Cousteau, 1943 Ocak ayında Paris yakınlarındaki Marne Nehrinde bu sistemin ilk dalışını yaptı. Hemen ardından "Aqua-Lung" adını verdikleri bu yeni sisteme patent almadan önce Cousteau ve Gagnan hava geliş noktası ile egzoz kısmını aynı seviyeye getirerek günümüzde kullanılan sistemin ilk örneğini yaratmış oldular.
(Gagnan ve Cousteau'nun regülatörü dalış şeklini temel anlamda ve çok keskin bir şekilde değiştirdi. Basit mantığı ve yapısının yanı sıra güvenilirliği ve kolay üretilebilir olması sportif dalışın yaygınlaşmasında devrimsel bir ölçüydü. Air Liquide şirketi, regülatörü (Aqua- Lung) ticari olarak piyasaya sürmek için üretmeye başladılar. Ancak talep o kadar fazlaydı ki; Air Liquide üretimi yetersiz kalıyordu ve başka firmalar taklit ya da ufak değişimleri olan üretimler yapmaya başladılar. Bütün bu gelişmeler sonunda insanoğlunun gezegenimiz üzerindeki yerini genişletti. İnsanın dünya hakkındaki bilgisi aniden ikiye katlanacaktı. Gagnan ve Cousteau; bilim adamlarına, mühendislere yeni ufuklar açmakla kalmayacak ama ayrıca insanların evlerine kadar televizyon yoluyla konuk olarak milyonlarca insanı deniz altına taşıyacaklardı.)

1943 Yılı yaz aylarında Cousteau, Frederic Dumas ve Philippe Tailliee yavaş yavaş derinliği arttırarak yaklaşık 500 dalış yaptılar ve Aqua - Lung'ı denediler ve geliştirdiler. 1943 Ekimine geldiklerinde Frederic Dumas, Akdeniz'de 70metre derinliğe indi ve "Nitrojen Narkozu" ilk kez kayıtlara girdi.

1947 Frederic Dumas bu kez 100metre derinliğe inmeyi başardı.

1948 Bu sırada daha büyük derinliklere inme ve keşfetme isteği devam ediyor ve Otis Barton isimli mühendis, Kaliforniya'da geliştirdiği küresiyle 1500metre derinliğe inmeyi başarıyordu.

1951 Sualtı ile ilgili ilk süreli yayın olan "Skin Diver" yayın hayatına başladı.

1953 Dünya SCUBA ile tanışa dursun Jacques Cousteau, Frederic Dumas ile birlikte "The Silent World"(Sessiz Dünya) isimli ilk kitabını yayınladı. Bu sırada yine deniz ve sualtıyla ilgili ilk külliyat olan "La Mer"Romanovski, Beceuf, Bourcart tarafından yayınlanırken bu ansiklopedinin editörleri arasında Cousteau da bulunuyordu.

1954 1950'lerle birlikte aslında İsviçreli bir baloncu olan August Picart ve oğlu Jacques yüzeyden bağımsız olarak sualtına inebilecek ve büyük derinliklere dayanabilecek bir sistem üzerinde çalışıyorlardı. Nitekim 1945 yılının 15 Şubatında, "Batiskaf" adı verilen bu yeni cihazı kullanan George S. Houot ve Pierre William Fransız Batı Afrika'sında Barton'un 1948'deki rekorunu kırarak 4500 metre derinliğe ineceklerdi. Türkiye'de Caddebostan Balıkadamlar Kulübü kuruldu.

1959 İlk ulusal anlamda organize olmuş olan SCUBA kurs sistemi ve sertifikasyonu 10 Ocak 1959 tarihinde "Dünya Sualtı Aktiviteleri Konfederasyonu" veya kısa adıyla CMAS, Jacques Cousteau ve aralarında bulunduğu 10 kişi ile birlikte kuruldu.

1960 Yıllarca süren bir başka çalışma 1960 yılının başında meyvesini vermek üzereydi. Sualtının keşfi pek çok ulusu barışçı amaçlarla bir araya getirebilen ender hedeflerden birisiydi. Augustus Picart'ın tasarladığı, İsviçrelilerin inşa ettiği ve mülkiyeti Amerikan Donanmasına ait olan "Trieste Batiskafı", 23 Ocak tarihinde dünya denizlerinin bilinen en derin noktası olan Mariana trencine inecekti. Guam'ın 250 mil güneybatısındaki bu denemede Trieste, 10 916 metre derinliğe dalarken içinde Jacques Picart ve Don Walsh bulunuyordu. Trieste yüzeyi 08,22'de terk etti ve 10 916metre derinliğe 13,10'da vardı. 06,30'da ise yüzeye geri dönmüştü. Bu dalış, bilim adamları gezegenimizde daha derin bir nokta bulamadıkları sürece insanoğlunun inebildiği en derin dalış olarak sonsuza kadar kalacaktı. SCUBA dalışlarında kaza sayıları hızla artmaya başlayınca Amerika'da bulunan eğitimciler bir araya gelerek yeni bir standart altında eğitim verebilmek amacıyla NAUI'yi kurdular.

1962 Sualtında yaşam ortamları kurmak amacı güden ilk çalışmalar başladı. Bu amaçla Jacques Cousteau ve takımı Conshelf 1 (Continental Shelf) adını verdikleri sualtı yaşam alanını denediler ve Albert Falco ile Claude Wesley, Diyojen adını verdikleri bu odada 7 gün boyunca 10 metre derinlikte yaşadılar. Basınçlı hava ile dolu olan Conshelf 1, bilim adamlarının yüzeye çıkmadan uzun süre sualtında araştırma yapabilmelerini amaçlıyordu. Dalışlarını tamamlayan dalgıçlar daha sonra Conshelf 1'e dönerek yemek, uyku ve diğer ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. Şüphesiz yüzeye dönmek için uzun süreler dekompresyon uygulamaları gerekiyordu.

1963 Conshelf 2 Kızıldeniz'e indirildi ve 8 dalgıç bu habitatın içinde 1 ay boyunca yaşadı.

1964-1965 Sealab 1, Sealab 2 ve Conshelf 3 Fransa'nın Güney sahillerinde denendi. Eski astronotlardan Scott Carpenter, Conshelf 3'ün içinde, 60 metre derinlikte 1 ay kaldı.

1970'li yıllar 1960'larda yaygınlaşmaya başlayan SCUBA sportif dalışlarında emniyet önlemleri giderek standart hal almaya başladı. Dalış kartlarında eğitim seviyeleri belirtilmeye ve rezerv sistemli tüpler yerlerini K vana sistemine bırakmaya başladı. Çift hortumlu regülatörler, tek hortumlularla değişirken BC'ler standart malzeme olarak yerlerini aldılar.

1980 Duke Üniversitesi, daha sonra dünya çapında yaygınlaşacak olan DAN'ı (Diver's Alert Network) kurdu. Kar amacı gütmeyen bu kurum dünya çapında dalış emniyeti standartları ve hizmetleri vermeye başladı.

1980 TÜRKİYE SUALTISPORLARI CANKURTARMA VE PALETLİ YÜZME FEDERASYONU KURULDU. (8 Ocak 1980)

1983 İlk sportif dalış amaçlı dalış bilgisayarı olan "Orca Edge" piyasaya sürüldü. Dalış bilgisayarları, hızla geliştirilerek çok farklı üretici tarafından çok farklı amaçlar için piyasaya sürülecek ve sportif dalıcılar arasında önemli bir yer edinecekti.

1985 Geliştirilen ROV(Remote Operating Vechile - Uzaktan Kumandalı Araç) teknolojisi sayesinde bir Fransız - Amerikan ortak çalışmasında kullanılan ROV'un kamerası 4500metre derinlikte yatan Titanic'in görüntüsünü yüzeye ulaştırdı.

1990 Türkiye Sualtı sporları Cankurtarma ve Paletli Yüzme Federasyonu Yönetmeliği, 15 Ağustosta Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.

2003 Türkiye Sualtı sporları Cankurtarma ve Paletli Yüzme Federasyonu Yeni Yönetmeliği, 2 Temmuz'da Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.

2004 Türkiye Sualtı sporları Cankurtarma ve Paletli Yüzme Federasyonu Yönetmeliği Değişiklikleri, 2 Mayıs'da Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.

2005 Türkiye Sualtı sporları Cankurtarma ve Paletli Yüzme Federasyonu Yönetimi yapılan seçim sonucu değişti. Federasyon aynı zamanda isim değişikliğine giderek Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu (TSSF) adını aldı.

ygt_srn
1* Balıkcık
1* Balıkcık

Mesaj Sayısı : 28
Yaş : 36
Location : Çanakkale
Kayıt tarihi : 14/05/08

http://dalistutkusu.atfreeforum.com/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz